top of page
  • Nazlıcan Yamankurt

Mağazalarla Hikâye Anlatıcılığı

Hikâye anlatıcılığı, kökeni çok eski zamanlara dayanan, hayat ve insan arasında bağlantı kurmayı sağlayan en temel iletişim ve ifade biçimidir. Her insanın hayatı bir hikâye üstüne kuruludur. Bu hikâyeler insanların dünyada kendine bir yer edinmesini sağlar. Markalar da tıpkı böyledir. Bulundukları sektörde, müşterilerin aklında yer edinebilmek için daima bir hikâyeye sahip olması gerekir. Duygu ve düşünceleri deneyime çevirmenin en kolay yolu olan hikâye anlatımı, marka ve müşteri arasında kaçınılmaz bir bağ yaratır.

Tüm dijitalleşme ve sanal dönüşümün etkilerine rağmen, bir markanın hikâyesini en rahat anlatabileceği alan mağazalarıdır. Çünkü mağazalar, müşterilerinin bütün duyularına aynı anda hitap edebilecek kapasiteye sahip olup, müşterilerini kendi ambiyanslarının bir parçası haline getirebilir. İnsanların mantıkları ile değil de duyguları ile alışverişe yöneldiği düşünüldüğünde, mağazaları en doğru şekilde kullanarak müşterilere ulaşmak pratik ve verimli olacaktır. Özellikle müşteri ve marka arasında sarsılmaz ve uzun ömürlü bir iletişimin oluşturulması için hikâye anlatıcılığının geliştirilmesi oldukça önemlidir.

Markanızın hikâyesini hangi şekillerle müşterilerinize aktarmalısınız, haydi göz atalım.

Hikâyenizle Müşterilerinize Onlardan Biri Olduğunuzu Gösterin

Markanızın müşterilerinizin gözündeki değerini belirleyen şey, birbirleri arasında kişisel düzeyde kurabildikleri iletişimdir. Markanızın kendine ait bir sesi ve duruşunun olması ona bir imaj katar. Bu sesi ve duruşu anlatmaya çalıştığınız müşterileriniz için markanız artık insancıl bir görünüme sahip olur. Bu insani görüntü, müşterilerinize olan temasınızı arttırır. Bu sayede de temelde müşterilerinizin sizinle ilgili bilmesini istediğiniz şeyler olan marka hikâyeniz, müşterinizle aranızdaki bağınız olur.

Özellikle, mağazalarınızda sunduğunuz ortamla müşterilerinizde farklı duygular uyandırabilirsiniz. Bu bazen mağazaya geldiğinde “evinde hissetmek”, bazen “eski bir arkadaşla kahve içmek”, bazen “yeniliklerle dolu bir dünya olmak”, bazen “eksik hissettiği yanlarını geliştirmek” gibi hisleri canlandırabilir. Bu hisler sayesinde müşterileriniz dükkanınıza her girişinde, markanızın da tıpkı kendileri gibi bir hikâyeye sahip olduğunu hatırlayacaktır.

Marka hikâyenizin geçmişi nasıl müşterilerinizle bağ kurmanızı sağlıyorsa geleceği de müşterileriniz için bir merak konusuna dönüşecektir. Müşterinize sunacağınız her şey aranızdaki insani bağın bir parçası olacaktır. Örneğin, spor malzemeleri satan mağazanızda müşterilerinizin masa tenisi, kaykay, yoga gibi etkinlikleri deneyimleyebileceği bir ortam sunmak, müşterilerinizin sıkıldıklarında kaçacakları bir yer haline gelmenizi sağlayacaktır. Başka bir örnek: Müşterilerinizin kahvesini yudumlarken kitap okuduğu, incelediği ve hatta yazdığı bir kitapçı olmak müşterileriniz için gizli bir dünya olmanızı sağlayacaktır. Yine bir örnekle, vitrininizde, ürünlerinizle sergileyeceğiniz ufak çaplı bir tiyatro, artık yediden yetmişe herkesin bir sonraki seferde hikâyenizde neler olacağını merak ettikleri bir köşe olmanızı sağlar.




Hikâyenizin Sıradan Olmadığını Herkese Gösterin

Mağazacılık, sonu gelmeyen gelişmeler ve köklü rakiplerle dolu bir dünyadır. Bu dünyada hayatta kalabilmek için “her anlamda” farkı yakalamak gerekir. Diğerlerinden farklı olduğunuzu müşterilerinize aktarabilmenin en kolay yolu markanızın hikâyesidir. Hikâyenizde günlük hayattan sıradan konuların bulunması sorun değildir. Ancak bu konuları anlatışınız sizi farklı bir marka yapacak olan şeydir.

Müşterileriniz onlara sunduğunuz ürün veya hizmetin ötesinde, kazandırdığınız tecrübelerin ve hatta hissettirdiğiniz duyguların peşindedir. Müşterilerinize yıllık büyümenizi, ayda kaç ürün sattığınızı veya kaç eleman çalıştırdığınızı değil; onların hayatlarında nasıl bir etki bıraktığınızı görmelerini sağlamalısınız. Bunu en iyi yapabileceğiniz yer yine mağazalarınızdır.

Hikâyenizin içeriğinden çok, anlatım tarzınızın önemli olduğu bu noktada, mağazalarınız sizin sahnelerinizdir. Örneğin, dünyanın her yerinde ve Türkiye’de de sayıları artan deneyim mağazaları ile müşterilerin mağazalarda geçirdiği süre ve markayla kurdukları iletişimin güçlenmesi amaçlanır. Sıradan bir mağaza düzeninde, boğucu ve kolay sunumların varlığı müşterilerin mağazaya bağlılığını düşürür. Buna karşılık vitrinlerinde durağan olmayan düzenlemeler barındırıp, ürünlerin hareketli hallerinin gösterisini yapan, fotoğraf ve video gibi çekimler için köşeler hazırlayan, akıllı teknolojiler ile yeni bir ambiyans yaratan mağazaların müşterilerin ilgisini daha çok çektiği ve gün geçtikçe popülerlik kazandığı bilinmektedir. Bunun sonucunda diyebiliriz ki; herkesin hikaye sahibi olduğu bu dünyada farkı onu anlatımınızla yakalayabilirsiniz.





Hikâyenizin Gücünü Her Alanda Kullanın

Hikâyeniz, müşterilerinizin daha yüksek standartları hedeflemesini sağlıyorsa doğru yoldasınız demektir. Ancak müşterileriniz sizin, olduğunuz yerde sayıp hayatlarında bir etki sahibi olmadığınızı düşünüyorsa, bu noktada hikâyenizin gücünden her alanda yararlanmanız gerekir.


  • Marka hikâyenizin hedef kitleniz dışındaki kişilere de ulaştığına emin olun. Hikâyenizi anlattığınız yazılı ve görsel ortamlar herkese hitap edecek şekilde düzenlenmeli.







  • Hikâyeniz, markanızla ilgili ikonik bir hatırlatma unsuru yaratmalı. Bu sayede, daima akılda kalacak bir karaktere dönüşür.







  • Hikâyeleriniz, müşterilerinize aidiyet duygusu aşılamalıdır. Büyük bir oluşumun parçası olma duygusu müşterileriniz kalıcı olmasını sağlar.




  • Hikâyeniz, müşterilerinizi öyle etkilemeli ki bu kişiler artık sizin marka savunucularınız olmalı. Hikâyeniz, onlara mağaza ve ürünler aracılığı ile hissettirdiğiniz duyguların diğerlerine de geçmesini sağlar.


  • Bir noktada müşterileriniz hikâyenizin kahramanlarına dönüşmeli. Örneğin; müşterileriniz, bazen desteklediğiniz bir sosyal sorumluluk projesinin bağışçısı, bazense mağazanızı hareketlendiren bir oyuncu halini alır.


  • Hikâyeleriniz hem eğlendirmeli hem de eğitmeli. Markanızın ve bulunduğu sektörün geçmişi ve geleceği hakkında bilimsel olmayan biçimlerde eğitici unsurlar sunması, hikâyenizi güvenilir ve gerçekçi bir hale getirir.

Bu noktada biz, Levitate Gösteri Teknolojileri olarak hikâyelerin ve bunların müşteriye anlatımının önemini biliyor ve piyasaya çıkardığımız akıllı makara sistemi g'petto ile mağazalarınızda hikâyelerinizi özgürce anlatmanıza yardımcı oluyoruz.

Mağazalarınızın görsel düzenlemelerinde (vitrinlerinizde ve reyonlarınızda), siz tasarımcılara müşterileriniz için farklı senaryoları sergileyebileceğiniz bir sahne kurma imkanı sunuyoruz.

Görsel düzenlemelerinizde g'petto'yu kullanmak, hikâyenizi anlatabileceğiniz bir platform sunmanın yanında;

  • Size daha fazla müşteri kazandıracak,

  • Rakiplerinizden sizi ayıracak,

  • Müşterilerinizin mağaza içerisinde daha fazla kalmasını sağlayacak ve

  • Markanıza olan sadakati arttıracaktır.

Geri Dön
bottom of page